Arakhne Lydia'lı bir kızmış, babası İdmon Kolophon kentinde kumaş boyacılığı yaparmış, kızı da nakış yapmada, kilim dokumada öylesine usta, öylesine becerikliymiş ki, yokmuş onun üstüne bütün bölgede. Dağdan, ormandan periler gelir şaşakalırlarmış yaptığı işlere. Arakhne ölümlülere elişlerinin hepsini öğretmiş olan tanrıça Athena ile gergefte boy ölçüşebileceğini ileri sürer dururmuş. Tanrıça buna kızmış, kocakarı kılığında Arakhne'nin karşısına çıkmış. Öğütler vermiş, daha alçak gönüllü olmasını, tanrılarla boy ölçüşmekten sakınmasını salık vermiş. Ama Arakhne oralı olmamış, Athena gelsin isterse nakışta yarışalım demiş. Tanrıça o zaman kim olduğunu açıklamış ve başlamışlar yarışa. Athena Olympos'un on iki tanrısını işlemiş nakışına, Arakhne ise tanrıların pek şanlı olmayan serüvenlerini. İşleri bitince Athena bakmış ki kızın nakışı kusursuz, kendikinden aşağı kalmıyor, geçiyor bile. Derken büyük bir öfkeye kapılıp kırmış Arakhne'nin gergefini, yırtmış nakışını, Lydia'lı kız üzüntüsünden kendini asmış. Ama tanrıça hamarat sanatçıyı bir örümcek kılığına sokmuş, sonsuza dek duvar köşelerinde ağ örsün diye.
16 Aralık 2011 Cuma
7 Aralık 2011 Çarşamba
APOLLON
Apollon Belvedere
Apollon adının Yunanca olmadığı açıktır. Bazı dil bilimciler Yunanca apello (kötüğü defetmek) fiilinden geldiğini iddia etselerde tartışmalıdır. Yunanlılar bile tanrıya bir ek ad koyarak açıklama gereği duymuşlardır. Phoibos parlak, ışık saçan demektir. Bu adın ayrıca tanrının büyük annesi olarak gösterilen dişi Titian Phoibe ile de ilişkilidir. Ancak her ne kadar ışık ve güneş anlamında bir isim ile nitelendirilse de Apollon hiç bir zaman güneş tanrısı Helios ile ilişkilendirilmemiştir.
Apollon'ın Lykia bölgesi ile özdeşleştirilmiştir. İlyada'da Lykegenes lakabı Lykia'lı olarak çevrilmiştir. Homeros destanlarında Lykia sıkı sıkıya bağlı bir tanrıdır ve Anadolulu bir tanrıdır.
DOĞUMU: İlyada''nın ilk dizelerinde şöyle anlatılır "Leto ile Zeus'un oğlu" " Güzel saçlı Leto'nun doğurduğu". Apollon Titan kızı Leto ile Zeus'un birleşmesinden kız kardeşi Artemis ile doğmuştur. Doğumu ile ilgili bilinen en önemli efsane Lykia'da geçen efsanedir. Leto hamile kalınca Hera'nın gazabından korunmak için doğum yapacağı yer arar. Ancak kimse ona yardım etmez çünkü onlar da Hera'nın hışmından korkarlar. Yürüye yürüye Lykia kıyılarına gelir ve Patara yakınlarında (Letoon tapınak kenti bu efsaneden yola çıkarak kurulmuştur kentte Leto, Artemis ve Apollon için yapılmış tapınaklar vardır) doğum yapar.
NİTELİKLERİ VE EFSANELERİ: Apollon İlyada'da okçu tanrı olarak geçer, okçu olması onun doğa ile olan ilişkisini pekiştirir. Kız kardeşi Artemis ile paylaştığı bir yetenek vardır. Onların oku ile ölenler ansızın tatlı bir ölüme kavuşurlar. Apollon'un sanat ve müzik yeteneği üzerine de pek çok efsanesi vardır. Musa'ların yöneticisidir. Ölümsüzlerle ve tanrılarla giriştiği yarışmalar pek çok efsaneye konu olmuştur (Hermes, Pan, Marsyas).
Işık tanrının aşkları da önemli bir yol oynar efsanelerde. (Darphne, Kassandra, Marpessa, Hyakinthos)
Delphoi kentidir
Apollon ayrıca ön görü yeteneğine sahiptir bu nedenle Anadolu'da Yunanistan'da pek çok bilicilik merkezi vardır. En ünlüleri Delphoi kentidir.
29 Temmuz 2011 Cuma
APHRODITE
Botticelli, Venüs'ün Doğuşu
Doğuşu: Aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite'nin doğuşu üzerine iki ayrı kaynağımız vardır. Biri Hesiodos, diğeri Homeros. Hesiodos Thegonia'da bu tanrıçanın denizin köpüklü dalgalarından doğduğunu anlatır. (Yunanca Aphros Köpük demektir) Uronos Gaia'dan doğan çocuklarını doğar doğmaz toprağın bağrına soktuğu için toprak ana şişmekte ve korkunç sancılar çekmektedir. Bu yüzden oğlu Kronos'a bir tırpan verir ve Kronos'da babasının hayalarını bu tırpan ile keser ve denize atar. Denize dökülen spremlerden Aphrodite doğar. Tanrıçanın Kıbrıs kıyılarında doğduğuna inanılır.
Homeros'a göre Aphrodite Zeus ile Okeanos'un kızı Dione'den doğmadır.
Kişiliği: Altın Aphrodite der Homeros bu tanrıçaya, daha başka sıfatlarla niteler onu şairler. Bu güzeller güzeli tanrıça işveli, cilveli ve gönül alıcıdır. Homeros bunun sırrını tanrıçanın ak köpüklerden olma bedeninde taşıdığı bir büyülü memelikte görür. Zeus'un aklını çelmeyi isteyen Hera ödünç ister bu memeliği.
Sevgiyi, sevişmeyi simgeleyen bu tanrıça bu büyüyü kendi kendine değil çevresini saran başka tanrısal varlıkların aracılığıyla gerçekleştirir. Eros bazı efsanelere göre onun oğludur, ama Thegonia'da Eros Aphrodite'den çok önce doğmuş evrensel bir güçtür, sonradan katılır Aphrodite'nin alayına.
Güzelliği, zerafeti ve bereketi simgeleyen Kharit'ler, Hora'lar ve düğün alaylarının başında giden Hymenasios da Aphrodite'nin çevresindeki tanrılardır. Ne var ki tanrıçasının kişiliği biraz belirsiz olarak canlandırılmaktadır. Ares ile birlikteliğinden Phobos (bozgun), Deimos (Korku) ve Harmonia doğar. Ahenk anlamına gelen Harmonia'nın yanında bozgun ve korku Aphrodite'in kişiliğindeki olumlu ve olumsuz yanları gösterir.
Efsaneleri: Kişiliği ile tanrılar arasında önemli bir yer tutan Aphrodite'nin efsaneleri azdır. Aphrodite topal tanrı Hephaistos ile evlidir, nasıl ve nedeni belli değildir. Ama şairler onun çirkin kocasını aldatmasını ballandıra ballandıra anlatırlar. Bu öykülerin başında Homeros'un Odysseia'sındaki serüven gelir. Bu serüveni kör ozan Demodokos anlatır. Ares ile Aphrodite'nin seviştiklerini güneş tanrısı Helios görür ve Hephaistos'a haber verir. Demirci tanrı Hephaistos da kırılmaz bir büyülü ağ örer ve yatağın altına yerleştirir. Hephaistos onlara fırsat yaratmak için Lemnos adasına gittiğini söyler. İki sevgili sevişince bu ağın içinde hapis kalırlar. Onları yakalayan Hephaistos acı acı bağırır diğer tanrılar ise kahkalarına hakim olamazlar.
Aphrodite'nin başka sevgilileri de olur. Bunlardan biri Adonis, öbürü Troya kral soyundan Aineias'ın babası Ankhises'tir.
Aphrodite'nin öfkeleri ve öç almaları korkunçtur: Şafak tanırçası Eos'a, Phaidra ve Pasiphae'ya belalı aşklar esinler, kendilerine yeterince tapmayan Lemnos kadınlarına ceza olarak kocalarının bile dayanamadığı koku verir, Kinyras'ın kızlarını kendilerini yabancıya satmaya zorlar. Üç güzeller yarışmasında oynadığı rol ve Paris ile Helena'nın başına getirdiği belalar dillere destan olur. Eros ve Psykhe efsanesinde adı geçer. Kişiliği Helenistik çağdan sonra Rönesans sanatına da bitmez tükenmez bir konu olmuştur.
Kuşlardan güvercin ve serçe, çiçeklerden gül ve mersin tanrıçaya adanmıştır.
Antik çağın ünlü Knidos Afroditi
heykelinin Rönesans dönemi kopyası
Etiketler:
Adonis,
Aineias-Aeneas,
Ankhises,
Aphrodite,
Ares,
Eros,
Hephaistos,
Psykhe
21 Temmuz 2011 Perşembe
ANTINOOS
Odysseus'un talipleri öldürmesi
Eupeithes'in oğlu Antinoos şımarık, tembel, gözü doymaz, Odysseus'un malını mülkünü vur patlasın çal oynasın tüketmeye kararlı taliplerin başta geleni. En küstah, en terbiyesiz ve en ahlaksız olanı. Saldırgandır ve yüksekten atarak konuşur, ona buna çatar, asıl çekemediği amaçlarına ulaşmasını engelleyen Telemakhos'tur. Ona karşı kurulan kumpasların, pusuların fikir babası hep Antinoos'tur. Odysseus dilenci kılığında geldiğinde galiz küfürlerle onu kovan, başına ilk tokmağı atan odur. Antinoos'un bu davranışları diğer talipler arasında da tepki çeker.
Ölüm okunu Odysseus ilk Antinoos'a yöneltir ve sırayla tüm talipleri öldürür. Herşey olup bittikten sonra İthakalı'ları ayaklandırmaya çalışıp, öç almak için onları kışkırtandan da Antinoons'un babası Eupeithes'tir. Ne var ki karşılarına tanrıça Athena çıkınca korku ile kaçışırlar.
15 Temmuz 2011 Cuma
ANTIKLOS
Kırmızı figürlü Attik Amphora üzerinde Antiklos
Nestor'un oğullarından biri. Troya savaşına katılır ve çevikliği, yiğitliğiyle dikkat çeker. Akhilleus ve Patroklos'un yakın arkadaşıdır. Patroklos ölünce bu üzücü haberi Akhilleus'a verme görevini üstüne alır. Sonuna kadar savaşır İlyada'da ancak Odysseia'da şafak tanrıçası Eos'un oğlu Memnon'un eliyle öldürüldüğünü öğreniriz.
13 Temmuz 2011 Çarşamba
ANTIKLEIA
PINTURICCHIO, The Return of Odysseus, 1509
İthaka kralı Laertes'in karısı, Odysseus'un anası. İnsanların en kurnazı Autolykos'un kızıdır. Autolykos Sisyphos'un sürülerini çalmış, Sisyphos da bu yüzden gelmiş Autolkylos'un sarayına yerleşmiş. Bir söylenceye göre bu sırada Antikleia onunla ilişki kurmuş sonra Laertes ile evlenmiş. Odysseus'u Sisyphos'un oğul sayan efsaneler vardır.
Antikleia oğlu Troya seferini çıkıp da dönmeyince canına kıymıştır. Odysseia'da anlatılan (XI,85 vd.) ana oğulun buluşması destanın en acıklı en güzel bölümlerindendir:
Bir de baktım geçmiş, göçmüş anamın ruhu çıkageldi,
Ulu yürekli Autolykos'un kızı Antikleia'nın ruhu,
oysa kutsal İlyon'a giderken sağ bırakmıştım onu, görünce bir acıdım, bir ağladım...
Odysseus olanı biteni, neden Hades'e indiğini anlatır. Antikleia da İthaka'da olanları anlatır. Aralarında içli bir konuşma geçer. Sonunda Odysseus anasına sarılmak ister:
O böyle konuştu, benim gönlümse tek bir şey istiyordu:
Kucaklamak geçmiş, göçmüş anamın ruhunu,
Üç sefer atıldım üstüne, ah dedim anama bir sarılsam,
üç seferinde de bir gölge oldu, düş gibi,
yüreğimdeki keskin acı her seferinde büyüdü.
24 Haziran 2011 Cuma
ANTIGONE
Antigone,Frederic Leighton, 1882
Oidipus'un kendi annesi Iokaste'ten doğan kızı. Antigone tragedya kahramanlarını en cana yakını, hayat hikayesi bize en çok dokunandır.
Kahin Teiresias'ın açıklamalarından ne kadar büyük bir günah işlediğini öğrenen (bilmeden öz annesiyle evlenmiştir) Oidipus gözlerini kör eder ve yollara düşer. Yurdu da oğulları da ona lanet okur. Yalnız kızı Antigone ona yardım eder, elinden tutar. Kentten kente dilenerek babasıyla birlikte en son Kolonos'a varırlar. Orada halkı acındırmayı ve kral Theseus karşısında babasını savunmayı başarır. Böylece babası Oidipus'un bir sığınak bulmasını ve böylece öç perileri Erinys'lerden kurtularak rahat bir ölüme kavuşmasını sağlar.
Oidipus'un ölümünden sonra Antigone Thebai'ye döner. Kardeşleri Eteokles ve Polyneikes arasında taht yüzünden savaş çıkmıştır. İki kardeş savaşırken ölür. Kreon (Antigone'nin dayısı) Eteokles'in yurdunu savunurken ölen bir kahraman olarak gömülmesini, yurduna saldıran Polyneikes'in ise mezarsız kalararak onursuz bir şekilde kurda kuşa yem olmasını ve buna karşı gelenlerin de ölümle cezalandırılacağını bildirir. Sophokles'in muhteşem tragedyası Antigone bu konuyu işler. Antigone, Kreon'un bu isteğine karşı gelir. Kardeşini gömer ve bunun suç değil bir görev olduğunu söyleyerek baş kaldırır. Devletin baskısına karşı kişi özgürlüğünü savunan Antigone sonunda tam bir zafer kazanır. Gerçi Kreon onu kayalılara diri diri kapatır ama Kreon'un oğlu ve Antigone'in nişanlısı Haimon babasını sert sözlerle kınadıktan sonra onu kurtarmaya koşar. Ancak Antigone'nin kendini astığını görünce o da canına kıyar. Tüm bunlara anası Eurydike dayanamaz kendini öldürür. Devlet yasağında ve cezasında kayıtsız şartsız sertliği simgeleyen Kreon artık yıkılmış bir adamdır.
17 Haziran 2011 Cuma
ANTENOR
Troya'lı ihtiyar, Priamos'un arkadaşı ve danışmanı. Batı kapısında ihtiyarlar derneğinde bulunur ve Troya savaşından önce kaçırılan Helene'yi geri almak için elçi gönderen Odysseus'la Menelaos'u evinde nasıl ağırladığını anlatır. Antenor savaş sırasında işi tatlılıkla bağlamaktan, Helene'yi mallarıyla Akha'lara geri vermekten yanadır. Menelaos ile Paris arasındaki teke tek çarpışmaya yargıçlık eder. Troya düştükten sonra Antenor ve oğulları Akha'larca korunur. Söylentiye göre Antenor kapısına bir pars postu asmış ve böylece Akha'ları konuk eden bu aile korunmuştur.
Troya efsanelerinden sonra meydana gelen efsanelerde Antenor vatanını satan bir hain olarak görülür. Tahta atın şehre alınmasına, Palladion'un (Athena'nın sihirli nitelikler taşıyan heykeli) çalınmasına yardım ettiği söylenir. Sonra da Antenor Trakya yoluyla, oğullarıyla Kuzey İtalya'ya göçmüş ve Po vadisine yerleşmiş, Venet'ler boyunu atası olarak gösterilir.
17 Mayıs 2011 Salı
ANTEIA
Bellerophontes'in, Khimaira'yı Öldürmesi
Homeros'un Anteia (İl.VI,164), tragedya yazarlarının Stheneboia diye adlandırdıkları bu kadın Lykia kralı İobates'in kızıdır. Kardeşi Akrisios tarafından Korinthos'tan sürülüp Lykia'ya sığınan Proitos'la evlidir. Anteia Tiryns'e gelen Bellerophontes'e tutulur ve ondan yüz görmeyince yıkımını kurar.
11 Mayıs 2011 Çarşamba
ANKHUROS
Phrygia kralı Midas'ın oğlu. Başkentinin yanıbaşında büyük bir toprak kayması olmuş, derin bir yarık açılmış, öyle ki şehir de içine yuvarlanıp yıkılacağa benzediğinden Ankhuros bir tanrı sözcüsüne ne yapacağını sormuş. Uçuruma en değerli nen varsa, onu atacaksın, demiş sözcü. Kral da tutmuş, altın, elmas, en kıymetli eşyalarını atmış, ama yarık bir türlü kapanmamış. Ankhuros sonunda kendini atmış uçuruma, atar atmaz da yarık kapanmış.
27 Nisan 2011 Çarşamba
ANKHISES
Aeneas Bearing Anchises from Troy, by Carle van Loo, 1729 (Louvre).
Troya kral soyundan olan Asrakos'un oğlu Ankhises tanrıça Aphrodite ile sevişmiş ve Aineias'ın babası olmuştur. Homerik denilen övgülerden Aphrodite'ye ayrılmış olanı, bu sevişmeyi en ufak detayına kadar anlatır. Tanrıça Ankhises'i Ida dağı yamacında sığırları otlatırken görür ve ona tutulur. Phyrigialı bir kız kılığına girerek dağa iner. Prens de bu kıza vurulur. Aphrodite ona şöyle der:
Bir oğlun doğacak, Troya'lılara kral olacaktır o
Ve çocuklarına çocuklar doğacaktır sonsuza dek...
Tanrıça doğuracağı çocuğu büyütmek için nymphlara vereceğini, onu beş yaşında babasına tanıtacağını ve çocuğun kimin olduğu sorulursa Aphrodite'in olduğunu kimseye söylememesini, yoksa Zeus'un çok kızacağını söylerek, Ankhises'i bırakır.
Bir efsaneye göre Ankhises tanrıçanın sözünü tutmaz, fazlaca içtiği bir gün Aphrodite ile seviştiğini söyler ve bununla övünür. Zeus cezalandırır ve topal kalır. Bu yüzden Troya'dan kaçarlarken Aineias'ın onu sırtına almasının nedeninin bu olduğu söylenir.
8 Nisan 2011 Cuma
ANDROMEDA
RUBENS, Pieter Pauwel: Perseus and Andromeda 1620-21
Aithiopia kralı Kepheus'la Kassiepeia'nın kızı. Anası Nereus kızlarından daha güzel olmakla övünmüş, Nereus kızları da Poseidon'a dert yanmışlar ve öçlerini almasını istemişler. Poseidon korkunç bir ejder salmış Kepheus'un ülkesine, kasıp kavurmuş ortalığı. Zeus - Ammon tapınağı kahinine başvuran kral kızını canavara kurban ederse ülkenin kurtulacağını öğrenmiş. Halk da kralı buna zorlamış. Sonunda Andromeda'yı bir kaya bağlamışlar. Canavar da onu parçalamak üzere yaklaşırken yiğit Perseus gökten atı Pegasos ile gelmiş. Gorgo'yu öldürmüş kafasını almış dönerken, kayaya bağlanmış güzel kızı görmüş ve tutulmuş. Perseus canavarı öldürmüş ve Andromeda ile evlenmiş.
25 Mart 2011 Cuma
ANDROMAKHE
CRE HAMILTON, Gavin; "Hector's Farewell to Andromache" 1775-80
Andromakhe, Mysia bölgesinde Thebai şehrinin kralı olan Eetion’un kızıdır. Eeiton kral Priamos’a dostluk bağlarıyla bağlıdır. Sarayında yedi oğlu ile büyüttüğü tek kızı sevimli, uslu Andromakhe’yi Priamos’un en değerli oğlu Hektor’a verir. Düğün dernek nasıl olmuştur bilinmez. Mutlu günlerini bilmeyiz. Hektor’la Andromakhe ancak yıkım gelip çattığında, İlyada’da anlatılan savaşın dokuzuncu yılında çıkarlar sahneye. Bir çocukları olmuştur: Astyanaks.
Bölgede çapulculuk seferine çıkan Akhilleus, Mysia’ya varmış Andromakhe’nin babası Eeton ve yedi erkek kardeşini gözünü kırpmadan öldürmüştür. Annesini de esir almış büyük kurtulmalık karşılığında bırakmış. Ancak zavallı kadın serbest kaldığı gün ölmüş.
Andromakhe Troya sarayında kadınlar dairesinde hizmetçiler arasında nakış işlemekle, mekik dokumakla vakit geçirir. Her geçen gün bir işkencedir ne kadar yiğitte olsa Hektor’un bir gün düşman kargısı altında can vereceğinden korkar. İki de bir savaşı gözlemek için çocuğunu dadısına verip kuleye çıkar. Bir gün Hektor savaştan ara bulup şehre gelir, karısını evde arar, yok, yiğit batı kapılarına koşar ve karısı ile yavrusunu görür uzaktan ve gülümser. Andromakhe gözyaşları dökerek eline sarılır.
Ah kocacığım, bu hırs yiyecek seni,
Yavruna, talihsiz karına acıma yok sende,
dul kalmama, biliyorum az gün var,
Akha’lar üstüne saldırıp öldürecekler seni.
Sensiz kalmaktansa toprak yutsun beni daha iyi
Benim senden başka dayanağım yok,
alıp götürdüğü zaman ölüm seni
yalnız acılar kalacak bana,
Ne babam var benim, ne ulu anam…
Sen bana bir babasın Hektor,
Ulu anamsın benim, kardeşimsin, arkadaşısın sıcak döşeğimin,
Burada kalede kal, acı bana,
Yetim koma yavrumuzu, karını dul koma.
(İlyada'nın en yürek yakan satırlarındadır bu veda satırları. Bu satırlar için bile tekrar tekrar okunur İlyada)
Hektor acır karısına, ama ne yapsın, bir korkak gibi çekilecek değil ya savaştan. Troya ordusunun desteği ve dayanağıdır.
Günler geçer Hektor ile Akhilleus arasında teke tek savaş başlar. Ölüm-kalım savaşı, İlyada destanının en dramatik sahnesi. Hektor’un ölümüne karar vermiştir tanrılar. Yiğitçe dövüşerek can verir. Troya surlarından bir çığlık kopar. Andromakhe odasında mekik dokurken duyar bu vaveylayı deli gibi fırlar dışarı, Akhilleus’un arabasına bağlayıp toz toprak içinde sürüklediği Hektor’un ölüsünü görünce düşer, bayılır.
Bu işkence dokuz gün sürecektir. Her sabah Akhilleus ölüyü arabasına bağlayıp sürükler. Onuncu günü akşamı Kral Priamos Akhilleus’un yanına gider ve yüreğini yumuşatarak Hektor’un cesedini alır. Andromakhe ağıtlar yakar.
Çilesi bitmez Andromakhe’nin, Euripedes’in tragedyasında görürüz onu. Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’un sarayındadır. Neoptolemos Hermione ile evlenmiş fakat çocuğu olmamıştır. Neoptolemos’un tutsak olarak getirdiği Andromakhe’den üç oğlu bir kızı olmuştur. Hermione Andromakhe’yi kıskanır ve öldürmek ister. Tapınağa sığındığı halde öldüreceklerken son anda kurtulur.
24 Şubat 2011 Perşembe
ANDROKLOS
Atina kralı Kodros'un oğlu. Efsaneye göre Efes bölgesine yerleşmiş. Leleg'lerle Karia'lıları kovan Ion göçmenlerinin önderi olan Androklos Ephesos şehrinin kurucusudur. Samos adasını da o ele geçirmiştir. Ion göçmenlerine bir tanrı sözcüsü, kuracakları şehrin kendilerine bir yaban domuzunun göstereceğini bildirmiş. Bir gece Ion'lar ormanda balık kızartırken balık sıçramış, bir ateş kıvılcımı da koruluğa düşmüş, ağaçların arasından bir yaban domuzu çıkmış. Androklos hayvanı oracıkta öldürmüş ve tanrı buyruğunun gerçekleştiğini anlayarak Ephesos şehrini o koruda kurmuş.
17 Şubat 2011 Perşembe
ANDROGEOS
Minos'un Sarayı
Minos ile Pasiphae'nin oğlu, ünlü bir atlet. Atina'da Panathenaia bayramında düzenlenen bütün yarışmaları kazandığı için kral Aigeus onu kıskanmış ve Marathon ovasında korku salan bir boğayı öldürmeye göndermiş. Androgeos bu işi başaramayıp ölmüş. Minos'da bunun öcünü alması için Zeus'a yalvarmış. Zeus Attika'ya kıtlık salmış. Kıtlıktan kurtulmak için Aigeus her yıl Atina'dan 7 delikalı 7 genç kız göndermek zorunda kalmış. Minatauros'a yem olan bu gençleri kurtarmak görevini Theseus başarmıştır.
Etiketler:
Aigeus,
Androgeos,
Minos,
Minotauros,
Theseus
9 Şubat 2011 Çarşamba
AMYKOS
Bithynia Bölgesi
Argonaut'lar Berbryk ülkesine geldiklerinde Zeus oğlu Polydeukes, Amykos ile dövüşmeyi göze almış ve bu korkunç devi yenerek yolculara karşı acımasızca davranmasına son vermiş.
25 Ocak 2011 Salı
AMPHITRYON
Herakles ve Nemea Aslanı
Tirnys kralı Alkaios'un oğlu. Kaza ile amcası Elektryon'u öldürür. Thebai'ye sığınır ve orada kral tarafından suçundan arındırılır. Amcasının kızı Alkmene'ye talip olur fakat Alkmene bunun için bir şart koşar. Amphitryon'un bir zamanlar kral Pterelaos'un oğullarınca öldürülen kardeşlerinin intikamını almasını ister. Thebai kralıda bu işe yardım etme sözü verir. Bunun üzerine Amphitryon yola çıkar ancak, Zeus onun kılığına girerek Alkmene ile birlikte olur ve Alkmene Herakles'e gebe kalır. Ertesi gün Amphitryon döner ve Alkmene ile birlikte olur ve bu sefer İphikles' gebe kalır. Bir gün arayla Herakles ve İphikles doğunca kocası durumu anlar ve ceza vermek istese de Zeus engel olur. Daha sonra iki çocuğuda birlikte yetiştirir ve Herakles'in yanında Minyen'lere karşı savaşırken ölür.
Amphitryon batı yazınında aldatılan ilk koca olarak görülür. Homerik çağda bu durum saygıdeğer bir durum olarak değerlendirilir zira Zeus tarafından aldatılmak bir şeref sayılır. Ancak daha sonra ki dönemlerde bu görüş değişmiştir. Euripides bu konuyu kayıp olan bir tragedyasında ele almıştır. Latin yazının da ise bu durum tamamen komik olarak algılanmıştır ve Plautus'un bir komediasında işlenmiştir. Daha sonrasında ise Moliere, Amphitryon'un benzeri Sosias tipini yaratarak "Ampitryon" komediasını yazmıştır.
4 Ocak 2011 Salı
AMPHITRITE
Amphitrite ve Poseidon (Mozaik)
Okeanos’un kızı Doris’in, deniz tanrısı Nereus ile birleşmesinden Nereides (Nereid Kızları) denilen elli kız doğar. Ahenkli isimlerini Hesiodos saymakla bitiremez. Amphitrite de bunlardan biridir. Öyküsü, macerası yoktur. Günün birinde Poseidon onu bir kumsalda kız kerdeşleriyle oynarken görür ve güzelliğine vurulur. Ama çok utangaç olduğu için kaçmış ve Atlas’ın dünyayı omuzlarında taşıdığı uzak ülkelere varmış. Poseidon da bir yunus balığı göndermiş peşinden, yunus Amphitrite’yi sırtına almış ve Poseidon’a getirmiş. Evlenmişler ve çok mutlu olmuşlar. Bu evlilikten Triton doğmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)