İlkçağın büyük destansal öykülerinden biri olan Argonaut'lar serüvenini bize tüm olarak Rodoslu Apollonios anlatmıştır. İ.Ö. III. yüzyılda yaşayan Apollonios ünlü bir mythos yazarıdır. Bu konuyu kendisinden sonra Apollodoros ve önce de Pindaros işlemiştir. Medeia ile Iason efsaneleri ise tragedya yazarlarına ve özellikle Euripides'le Seneca'ya konu olmuştur. Bu uzun öyküyü ana başlıklar altında anlatalım:
ARGO GEMİSİ: Adı "hızlı" anlamına gelen Argo gemisi Karadeniz'in Kolkhis ülkesine Altın Postu aramaya giden kahramanlar için yapılmış elli beş kürekli bir gemidir. Onu yapan ustanın adı Argos'tur.
ARGONAUT'LAR KİMDİR? Sefere katılanlar Troya efsanesi kahramanlarından önceki kuşaktan kişilerdir. Mythos yazarlarının verdikleri isimler genelde birbirini tutmaz ancak en ünlü kahramanlar şunlar: Iason, gemi ustası Argos, dümenci Tiphys, ozan Orpheus, Idmon, Amphiaraos ve Mopsos adlı biliciler, Boreas'ın oğulları Kalais ve Zetes, Kastos ile Polydeukes, Pelus ile Telamon, Meleagros, Herakles ve daha başkaları.
ALTIN POST: Altın post bir zamanlar Athamas'ın çocukları Phriksos ile Helle'yi sırtına alıp Yunanistan'dan Karadeniz'deki Kolkhis ülkesine kaçıran kanatlı koçun pöstekesidir. Helle Çanakkale Boğazını (Hellespontos) geçerken denize düşmüş sonra Phriksos tek başına Kolkhis'e varır ve kendisine iyi davranan Aietes'e Zeus'a kurban ettiği koçun postunu verir. Aietes de bu eşsiz postu tanrı Ares'e adanmış bir korulukta saklar.
SEFERİN NEDENİ: Iolkos kralı Aison tahtını üvey kardeşi Pelias'a kaptırmıştı. Aison'un oğul Iason delikanlılık çağına gelince Pelias'ın karşısına çıkıp tahtı geri ister. Pelias da ondan kurtulmak için önce Kolkhis'e gidip Phriksos'un orada bıraktığı Altın Postu getirmesini buyurur. Iason bu sefere çıkmak zorunda kalır, Yunanistan'da ne kadar gözü pek yiğit varsa hepsini toplar ve Phriksos'un oğlu ünlü usta Argos'a bir gemi yaptırdıktan, bu işte tanrıça Athena'dan bir yardım gördükten sonra yola çıkar.
YOLCULUK: Argo gemisi Teselya'daki bir limandan denize indirildi. Tanrı Apollon'a yapılan kurbanlar bilici İdmon tarafından iyiye yorumlandı. İdmon'un kendisinden başka tüm yolcular geri dönecekti.
LEMNOS ADASI: Birinci durak Lemnos adasıydı. Adanın kadınları kocalarını öldürmüşlerdi. Adada erkek olmadığı için Lemnos kadınları Argonaut'ları iyi karşıladılar ve onlardan çocuk sahibi oldular.
SEMENDİREK, KYZİKOS: Çanakkale Boğazında'na girmeden Samonthrake (Semendirek) adasına vardılar ve ozan Orpheus'un öğüdüne uyarak adadaki gizemlere erdirildiler. Oradan Marmara Denizi'ne girdiler. Burada Kyzikos kralı Kyzikos'u Delion'lar yanlışlıkla öldürdüler.
MYSIA'DA HYLAS'IN KAYBOLMASI: Mysia kıyılarına vardıklarında Herakles ormana kırılmış olan küreğini yenilemek için gider, yanına çok sevdiği Hylas adında genç de vardır. Delikanlıyı tatlı su aramaya göndermişlerdi. Geri gelmeyince Herakles onu aramaya gider. Şafak sökerken hala dönmeyen Herakles ve Hylas'ı orada bırakmak zorunda kalarak gemi yoluna devam etti.
AMYKOS, PHINEUS: Khalkedon'a (Kadıköy) yerleşmiş dev Amykos'u Polydeukes'in yenmesi üzerine yelken açan Argo gemisini fırtına boğazlardan uzaklara Trakya kıyılarına atar. Orada Poseidon'un oğlu kör kral Phineus'a rastlarlar. Bu kral Harpya'lar belasına uğramış. Kanatlı kadın yüzlü canavarlar olan Harpya'ları rüzgar tanrı Boreas'ın oğulları Kalais ve Zetes yener ve kovarlar. Bu iyiliğe karşılık Phineus Argonaut'lara ilerde karşılarına çıkacak tehlikeleri nasıl atlatabileceklerini anlatır.
ÇARPIŞAN KAYALAR: Karadeniz'e çıkmadan Symplegad'lar yani çarpışan kayalardan geçmeleri gerektiğini söyler Phineus. Mavi kayalar diye de tanımlanan bu kayalardan bir gemi geçti mi yerlerinden oynar ve birleşerek kapanır, aralarında ne varsa paramparça olurmuş. Phineus Argonaut'lara şöyle bir denemede bulunmalarını salık verir: Bir güvercin uçursunlar kayaların arasından, güvercin geçebilirse kendileri de geçmeye kalkışsınlar yoksa vazgeçip gerisin geri Yunanistan'a dönsünler. Güvercin kuyruğundan bir kaç tüyünü yitirerek karşı yöne geçer arkasından Argo gemisi Symplegad'ların arasından geçer kuş gibi pupası biraz zedelenir. Bundan sonra Çarpışan Kayaların çarpışmaktan vazgeçtikleri ve yerlerine mıhlandıkları anlatılır.
AMAZONLAR VE KOLKHIS'E VARIŞ: İlk durak Maryandyn'lerin ülkesidir. Kral Lykos onları iyi karşılar ama bir yaban domuzu avında bilici İdmon ve dümenci Tiphys ölürler. Argonaut'lar daha öteye kadar gidip Amazonlar ülkesine çıkarlar. Daha sonra Kafkas dağlarının göründüğü kıyılara kadar ilerlerler ve Kolkhis ülkesine varırlar.
MEDEIA; ALTIN POSTUN ALINMASI: Argonaut'lar Altın Post'u geri istemek için kral Aietes'in karşısına çıktıklarında kralın kızı Medeia Iason'u görür ve büyük bir aşkla ona tutulur. Güçlü bir büyücü olan Medeia bundan böyle Argonaut'ların ve Iason'un tüm işlerini eline alır ve dileğince yönetir. Kral Aietes görünüşte Altın Post'u vermeye razıdır, ama bir ejderi öldürmesini, ateş püskürten tunç ayaklı iki boğayı boyunduruğa koşup öldürülen ejderin dişlerini ekmesini şart koşar. Iason ister istemez bu koşullara evet der. Medeia araya girer, Iason'a kendisini eş olarak almaya söz verirse yardım edeceğini bildirir. Sonra yiğide büyülü bir merhem hazırlar. Bedene sürüldü mü bu merhem deriyi silah geçmez hale sokar, bir gün boyunca ne yaralanır ne de ölür. Ejderin dişlerini toprağa ektikten sonra silahlı adamlar biteceğini aralarına bir taş atarsa bunların kavgaya tutuşup birbirlerini öldüreceğini de söyler. Medeia'nın dediği gibi de olur, Iason bu görevi başarır ancak Aites postu vermek istemez. Argo gemisini yakmaya ve gemicileri öldürmeye kalkar ama Medeia daha hızlı davranarak Iason ile el ele vererek Altın Postu alarak gemiye binip kaçmışlardır. Ertesi gün şafak sökmeden yola çıkar Argo. Medeia babasının kendilerine yetişip yakalamaması için korkunç bir çare bulur. Kardeşi Apsyrtos'u kesip doğradı ve parçalarını yol boyunca serperek uzaklaştılar. Babası ve adamları Apsyrtos'un parçalarını toplamak ile vakit kaybederek Argo'ya yetişemediler.
DÖNÜŞ YOLCULUĞU: Destanın bu bölümü de karışıktır. Bir anlatıma göre Argo Karadeniz'de Istros (Tuna) ırmağının ağzına varır ve ırmak yoluyla Adriatik denizine çıkar. Ama Zeus'un öfkesine uğrayıp fırtınaya tutulurlar. Medeia'nın halası büyücü Kirke'yi bulmaya giderler. Kirke Medeia'yı kardeşini öldürme suçundan arındırır ama Iason'u ağırlamak istemez.
YUNANİSTAN'A VARIŞ: Iason Altın Post'u amcası Pelias'a vermek üzere Iolkos'a döner. Babası Aison'un öldüğü haberini alır ve amcasının da tahtı geri vermeye yanaşmadığını görür. Burada Medeia tüyler ürpertici bir oyun hazırlar. Pelias'ın kızlarıyla arkadaşlık kurar, yaşlanmakta olan babalarını gençleştirmenin çaresini kendilerine öğreteceğini söyler ve örnek olarak yaşlı bir koç alarak keser büyülü otlar kaynatılan bir kazan içine atar ve körpe bir kuzu çıkar içinden. Pelias'ın kızları bu oyuna inanarak babalarını öldürürler ve kazana atarlar fakat dirilmediğini görünce çılgına dönerler ve yurttan sürülürler.
MEDEIA'NIN SONU: Iason ile Medeia bu suçu işledikten sonra Pelias'ın oğulları tarafından Iolkkos'tan kovulurlar. Korinthos kralı Kreon onları iyi karşılar ama bir süre sarayında alı koyduktan sonra Medeia'yı uzaklaştırmanın çarelerini arar. Iasonda korkunç karısından bıkmışa benzer, Kreon'un kızı Kreusa ile evlenmek üzere Medeia'yı boşamaya ve Kolkhis'e geri göndermeye kalkar. O sırada büyücü kadın ömrünün en korkunç suçunu işler. Kreusa'ya güya düğün hediyesi olarak bir elbise gönderir, kız onu giyer giymez yanmaya başlar bu işler olup biterken Iason'dan olan iki oğlunu boğar ve babalarına ölülerini gösterir. Bundan sonra atası Helios'un kendisine gönderdiği araba ile Atina'ya uçar. Orada Aigeus'a kendisi ile evlenirse kendisine çocuk vereceğini söyler ve Theseus'u öldürmeye çalışır. Atina'dan da sürülür. Kolkhis'e döndüğü ve türlü suçlardan sonra babası ile barıştığına dair bazı efsanelerde anlatılır.